21 Haziran 2015 Pazar

Dönüşüm


Bir bakıyorsun başın birden kalabalıklaşmış, iki dakika sonra bir bakıyorsun yalnız kalmışsın. Zamanın izafi olduğunu anlamak için uzaya çıkmaya gerek yok yani. Aynı anda hem geçmişte hem gelecekte yaşadım. Geleceği bilemeyiz derler ya bütün sorun da buydu zaten. Yaşadığım gelecek hiç var olmadı. Dönüp dönüp her seferinde geçmişi suçladım. Hiç olmak istemediği gibi biri olup kimsenin aslında olduğu gibi de görmediği, bir başka deyişle aslında hiç var olmamış sayılabilecek birinin hikayesi bu. Suçu yalnızca hiçbir yere değil, hiçbir zamana ve hiçbir düzene uymamak olan birinin hikayesi.

Sahne 1 - EV
Anne: Başka bişey istiyon mu?
Sencur: (Odasına giderken) Yok ya biraz yatiyim de uyuyim.
Anne: (Sofrayı toplarken) Biraz çık odandan azcık güneş gör.
Annenin cep telefonu çalar. Anne odasına girer ve memleketten bir kadınla konuşur.
Anne: …. o da aynı yatıyo bütün gün…. hee biliyo işte kendini zaten ondan evlenmedi…. yok be bişey yapacağı yok bundan bi bok olmaz… ahahahaha aynı aynı…. he… he… hııı… eee? …

Sahne 2 – İŞ
Sencur: Hahah ben sana demiştim kızım ondan hayır gelmez diye.
Narsu: Valla hiç beklemiyodum Senco.
Sermile: Benim de gözüm tutmamıştı ama denemekte fayda var.
Sencur: Ben aşaa iniyom bişey isteyen var mı kızlar getiriyim.
Koro: Yok saol biz de inicez zaten.
Narsu: Bu da salak mı ne her seferinde ben demiştim ben demiştim en uyuz olduğum şey.
Sermile: Üff bilmiyo musun salak işte boş boş konuşuyo.

Sahne 3 – AŞK
Sencur: Aşkım çok mutsuzum boğuluyorum.
Telefon: mırı mırı mırı. mırı. mır mır mır .
Sencur: Off bilmiyom geçer nasılsa.
Telefon: (sessizlik)
Sencur: He öyle işte. Sen napıyon beni boşver.
Telefon: mırmır mırı mırı mır.
Sencur: Gene mi aynı şeyler ya. Nası sıkılmıyosun.
Telefon: (sessizlik)
Sencur: (sensizlik)
Telefon: (densizlik)
Sencur: (bensizlik)
Telefon: (beyinsizlik)
Sencur: (hissizlik)

Sahne 4 – SAĞLIK
Doktor: Peki biraz şeye benziyo sanki ama biraz da meye benziyo. Neye de benziyo bakmak lazım.
Sencur: Tamam bakın her şeye. Size aitim.
Doktor: Oo yağlı müşteri her testi yapalım mübah buna itiraz da etmedi. Acımayalım arkadaşlar.
Hastane Personeli: Zafer marşı söyler.

Sahne 5 – CAMİ
Sencur camide az yer kaplamaya çalışmaktadır.
Sağ öndeki amca birinci oğlanı yeni evlendirmiş biraz borca girmiştir. İkinci de hemen evlenmek istemektedir. Allah yardım ederse hayırlısıyla borçları da bir çırpıda halleder.
Soldaki genç yeni abdest almış başka yer yokmuş ve eliyle koymuş gibi gelip oraya konmuştur. Farzdan sonra hemen işe dönmesi gerekmektedir.
Arkadaki amcalar işten müdürlerinden bahsetmektedirler. Sencur “pantolum yırtılsa kaç kişi görür acaba” diye düşünürken ezan okunur.

Sahne 6 – AİLE
Hala 1: Sen küçükken de böyleydin yüzün gülmezdi.
Hala 2: Evden de çıkmazdı sokakta ne oluyoduysa.
Sencur: He topum yoktu bisikletim yoktu. Sevmiyodum hem kimseyi maalleden
Kardes: Biz eve girmezdik valla.
Sencur: Benim zamanımda …
Hala 1 – 2 : hahah 3 yılda mı değişti mahalle.
Sencur: He size 3 yıl gibi ama bana 10 yıl geldi o. gelmiştir yani.

40 yaşına kadar çok haksızlığa uğramıştı Sencur. Nedense bunu da bir tek kendisi görebiliyordu. Dışardan bakıldığında çok şanslı. Çok akıllı çok uslu çok yakışıklı çok mükemmel. Ama nedense hiçbir olumlu çabasının karşılığını alamamış bir ezik gibi yaşamıştı çevresine göre. Kendi de bilmiyordu hakkında ne düşünüldüğünü çevresi de. Dünyanın kanunları yazılırken onunla ilgili sayfa kayıp gitmişti sanki. Bu hikayede bir kahraman var bir de onun dışındaki gerçek dünyasının kişileri ve olayları. Bir de onların bilmediği bizler varız. İsterseniz seyirciler diyin isterseniz yazar, okuyucu. İsterseniz Tanrı deyin isterseniz melek şeytan. Bu nokta çok önemli. Ne kahramanımız ne de hayatından herhangi biri bu kayıp sayfayı fark edebilirdi. Terazinin kendini tartmayacağı gibi bir gerçekti bu da.


Çok kahramanı çekip hikayelerinden çıkarttım, hiç biri geri dönmek istemediler. Gerçekliğin ilk saniyesinde bile bütün hayatlarının aldatılmışlık içinde geçtiği o alemi yeniden görmek istemediler. Bunun için canlarından bile vazgeçenler oldu. Sencur bu noktada hepsinden ayrıldı. Her seferinde yeniden hikayesine dönüp aynı şeyleri baştan yaşadı. Bana ilk kez kahramanların da kendi içlerinde bu sefer de biz seyircilerin göremeyeceği dördüncü bir alemin var olduğuna inandırdı. Ona bakıp bunun başka bir açıklaması olamaz dedim. O bana bakıp gel de bir gün de olsa yerime bir geç dedi. O zaman alemi de anlarsın seyirciyi de yazarı da okuyucuyu da meleği de şeytanı da. Tanrı’yı da. Galiba dediğini yaptım. Sonra ne oldu hatırlamıyorum.