15 Ekim 2011 Cumartesi

Rodeon - Ilk temas

Yıl 2131 Kıyametin kopmasına bir yıl kala..

Herşey öyle garipleşti ki.. Siz geçmiştekiler izin verdiniz buna. Yavaş yavaş değiştiniz farkında olmadan. Pek çok insansı özelliğinizi kaybederek bambaşka bir dünya yarattınız. Eski kuralların birey bazında birer birer yıkıldığı. Diğerlerinden tek farkım, kendiminkiler dahil bütün tuhaflıkların farkındayım. Onlar ise bugün size anlatacağım bir deli insanın-Otto Brunner’in- halindeler. Onu düşündükçe hala içim ürperiyor. İnsanoğlu olarak daha fazlasını kaldıramayacaktık zaten. Son yakın olmasaydı bu işi kendim halledecektim..

Ben Rodeon. Göremeyeceğiniz dünyanın aracısıyım. Belki düşünüp kendi içinizde bir iz bulursunuz ve hayatınızı gözden geçirirsiniz diye burdayım. Ve aynı zamanda orada. Benim dünyamın Victor Frankenstein’ları sizinkilerin iyi niyetlerinden yoksundur. Ortada ne amaç kaldı ne de bildiğiniz hisler. Örneğin korku, yeteneklerimizin artmasıyla yerini bilinmeyeni araştırma hevesine dönüştü. Bir solucanın önüne ne çıkacağını bilmeden karanlıkta toprağı eşeleyip ilerlemesi gibi..

Ben Rodeon. Onları izleyip sizlere anlatmak için bir yol seçtim. Yaşadığınız zamanın sinemalarındaki görünmeyen bir kamera gibi herkesi izliyorum. Hisseden ve bazen gözlediklerinin yerine geçen bir kamera gibi. Hem izleyici hem de kahraman olduğunuz bir sinema filmi gibi. İşte bu yüzden herşey sizlerle aramdaki ilişkiye çok uygun. Anlatacaklarım sizin dünyanızda ve 7. Foton kuşağında yaşanıyor. Ve hiçbir zaman basit birer hikaye olmayacaklar. İyi düşünün ve bütün bunların olmasını istemiyorsanız birşeyler yapın. En azından kendi adınıza..

Ben Rodeon. Herkes yuvalarına çekildiğinde dumanlı sokaklarda yürümeyi severim. Sadece ayışığının izin verdiklerini görmeyi. İki gece önce saat yarımı geçmiş olmalıydı Otto Brunner’i gördüm. Sol kolunda kavradığı büyükçe yuvarlak bir cisim çuhaya sarılmış halde, sağ eliyle arkasında sürüklediği adam büyüklüğünde metal bir kafesi andıran biçimli bir döküntüyle evine gidiyordu. Yalnız bir adamdı. Evi büyükçe ve eski model bir banyoyu andırıyordu. İlk bakışta farkedebileceğiniz ne oturmaya ne yatmaya yarayan birşey göze çarpıyordu. Tek farkettiğim sıvaları dökülmüş yer yer beyaz seramikten duvarlar ve rutubet kokusuydu. Metalden gövdenin üzerine yerleştirdiği başa birşeyler söyleyerek kaburgalar olarak ifade edebileceğim küçük alüminyum şeritlerine kendince uygun açılar vermeye koyuldu. Söyledikleri belki sesli düşünmekten ibaret anadilinde cümlelerdi fakat her neyseler Otto’nun hislerine de tanık olmanın etkisiyle bana bir ayinin duaları gibi geldi. 8-9 saat boyunca beklediği şeyin gerçekleşmesini umarak metal gövdenin tüm bileşenlerini kendince doğru açılarda konumladı. Fakat bir türlü istediği olmuyormuş gibi bir telaş ve umutsuzluk içindeydi. Sanırım uyumaya gittiğinde Robot diyebileceğimiz bu nesne ile başbaşa kaldım. Robotun orta kısmı bir adamın sığabileceği kadar geniş bir boşluğa sahipti. Eski dünyanın samuray zırhlarını andırıyordu.

Ben Rodeon. Bundan sonra olanları düşününce bu sırada uykuya dalmış olmalıyım. Tekrar kendime geldiğimde içeriden gelen floresan ışığına doğru yürüdüm. İleride suyla dolu küvetin içinde boylu boyunca uzanan robot kafes ve safran mumuyla kaplı bir beden duruyordu. İki basamaklı merdivenin başında ne yapacağımı şaşırmış ağzımdaki mumu temizlemeye çalışıyordum. Ölüm diyarına yaklaştığımızda bütün algılar ve beynin işleyişi değişir. Otto’yu izlerken ona bağladığım hislerim kendisi ölse bile bende yaşamaya devam edecekti. Bir türlü can veremediği robota son çare olarak kendi canını vermek istemiş olmalıydı. Bunun için kendini safran mumuyla kaplamış ve son nefesini onun içinde vermişti. Tadı bir türlü ağzımda bitmek bilmeyen mum, dişlerimin arasından temizledikçe sanki yenileniyordu. Merdivenin başına çöküp kendimle ve korkumla uğraşırken Otto arkamda belirdi.

Ben Rodeon. Tek bildiğim bugün burada olduğum. Otto’nun nasıl ölümü yorumladığını hatırlıyorum. Nasıl ölüm ve yaşam arasında seçim yapabildiğini anlattığını. Bedenim uykusundan kalkmış ve kendini bulmaya gelmiş olabilir. İhtimaller içinde evine gerçekten gittiğim ve onun tarafından kullanıldığım var. Belki sona ermemiş bir deney olarak. Belki oradan kendim kurtuldum ya da salıverildim. Geri döndüğümde herşeyi rüya sanmış ve unutmuş olabilirdim. Bütün bunlar hiç biryere tutunamadan düşmek gibi. Sonsuza dek sürecek bir düşüş. Belli aralıklarla yere artık çarpacağınıza inandığınız, sonrasında uzun süredir düşmekte olduğunuzu bile unuttuğunuz.

Ben Rodeon. Her şeye boşverin. Tek bildiğim henüz eksiksiz hissedebiliyorken bunu korumanız gerektiği. Yaşadığım yer sizin geleceğinizden farklı bir yer değil. Sizi kurtarmanın tek yolu sizi buna hazırlamak ve alıştırmak. Çünkü ne yazık ki herkesin birgün bu şaşkınlığı yaşayacağını adım gibi biliyorum..